Görünümümüz sadece günlük estetik kaygılarımızı etkilemez. Aynı zamanda içinde bulunduğumuz çevrede kendimizi nasıl konumlandırdığımızı, sosyal ilişkilerimizi, kendimizle ilgili kırılgan yönlerimizi, duygu durumumuzu, ruhsal dengemizi kısacası psikolojimizi de etkiler.
Görünümümüzde, toplumun normal ve ideal kabul ettiği formlar dışında kalan bir görünüm söz konusu olduğunda sosyal kaygı, anksiyete, kaygı bozukluğu, öz güven eksikliği, sosyal ortamlardan soyutlanma gibi birçok psikolojik duygu durum bozukluklarıyla da uğraşmak zorunda kalırız. Böyle hissetmemizin görünümümüzün psikolojimiz üzerinde böylesine etkili olmasının birçok nedeni vardır. Beğenilmeme duygusu, akran zorbalığı ve dahası… Geçmişten günümüze getirdiğimiz her bir duygumuz, bugünümüzü şekillendirirken görünümümüzde “anomali” bizi duygusal anlamda daha fazla etkilemektedir.
Görünümü pozitif yönde değiştirmeye yönelik, görselik vadeden birçok cerrahi operasyon için yaş sınırı 18’dir. 18 yaşından önce kişinin vücudu birçok alanda halen daha gelişmeye devam ettiği bir evrede olduğu için travma, kaza vb. bir durum yaşanmadığı sürece kişinin görünümüne müdahalede bulunulmaz. Günümüzde bazı merdiven altı diyebileceğimiz klinikler maalesef 16 -17 yaşlarındaki gençlerimize de müdahale yapsalar da hem kanuni hem de etik olarak bu yaş grubundaki kişilere genel görünümü yeniden biçimlendiren işlemler yapılmamalıdır.
Ancak, bir ameliyat var ki işte o bırakın 18 yaş sınırı beklemeyi bugün 5-6 yaşlarından itibaren yapılıyor. İyi ki de yapılıyor çünkü belirli bir deformiteyle yaşamak yukarıda da belirttiğim gibi başta akran zorbalığı olmak üzere kişinin birçok farklı şekilde zarar görmesine neden olabiliyor.
Gelelim bu küçük yaşlardan itibaren yapılabilen ameliyatımıza…
Kepçe kulak ameliyatı.
Halk dilindeki haliyle kulakların kıkırdak kısmının kafaya olması gerekenden daha uzak oluşu, kafa ile kıkırdak arasında olması gerekenden daha geniş bir açının bulunması şeklinde tanımlayabileceğimiz kepçe kulak problemi, literatürde ise; aurikula (kulak kepçesi) içerisindeki antiheliks bölümünün (kıvrımın) yeterince gelişmemesi ve konkal kıkırdak dokusunun fazla gelişmesidir.
Bu arada hazır yeri gelmişken söyleyeyim; bu yukarıda bahsettiğim yapıların fazla gelişmesi ya da gelişmemesi çocukken kulağınızın üzerine fazla yatmanızla alakalı değildir. Yani, demem o’dur ki kulağın katlanıp kepçe halini almaması için bebeklere saç bandı takmak beyhude bir çabadır, bir nevi şehir efsanesidir. Bu yüzden ne kendinizi ne de ailenizi suçlamayın derim.